Çevrenizde çalışan insanların iş yerinde yaşadıklarını onlardan dinlediğinizde genellikle birbirine benzer şeyler anlattıklarına tanık oluruz. Bu kişiler ister yönetici olsun, ister çalışan olsun şikayet ettikleri konular genellikle yetkileri, sorumlulukları ve beklentilerle ilgilidir. Pek çok iş ilanında gördüğümüz “inisiyatif alabilen” ibaresini göre göre, bile bile iş görüşmesine giden ve kabul edilen birey, işe başladıktan sonra inisiyatif almaktan korkabiliyor. İnisiyatif aldığında olası bir sorunda işinden olabileceği korkusu, üstlerinden azar işitme korkusu, çalışma ortamında başarısız olarak algılanma korkusu ya da tepki görme korkusu yaşıyor. Halbuki yöneticiler her zaman çalışanların yeteri kadar inisiyatif almadıklarından şikayet ederler. Bu kısır döngü hep vardır.
Bunun temelinde yatan neden; çalışanın inisiyatif almakla, sorumluluk almak arasındaki ince çizgiyi görememesinden veya bilmemesinden kaynaklanıyor.
İnisiyatif ve sorumluluk aynı şey değildir arkadaşlar!
Sizi başarıya götürecek olan düşüncelerinizi eyleme dönüştürmek, inisiyatif almak yani kısacası harekete geçmektir. Harekete geçmek için emir beklerseniz işinizi daha kolay, daha hızlı ve daha iyi yapamayabilirsiniz. Tabii burada önemli olan şey iş tanımınıza ve işin akışına uyan durumlarda inisiyatif kullanmanızdır. Sorumluluk almak ise yetki tanımızda ve iş akışınızda olmayan yani haddiniz olmayan işlerin sorumluluğunu almaktır ki bu da size problem çıkarabilir. Tabii ki yetkiniz sınırlarında olmayan bir konuda sorumluluk alabilirsiniz ve aldığınız sorumluluk sonucu o işi başarmış, sorunu çözmüş ve firmanıza faydalı olmuşsunuzdur böyle bir durumda takdir görme olasılığınız yüksek ancak diğer taraftan çalışma arkadaşlarınız öne çıkmaya çalıştığınızı düşünerek bu durumdan rahatsız olabilir ve huzursuzluk yaşayabilirsiniz. Bir de sorumluluk aldığınızı ve başaramadığınızı düşünün; işte o zaman durum biraz karmaşık. “Senin haddine mi? Bizi nasıl bir zarara soktuğunun farkında mısın? Biz burada niye varız, niye sormuyorsun? Kendi başına neden böyle işlere kalkışıyorsun?…” gibi söylemlere maruz kalmanız kaçınılmaz sondur.
Yani kısaca inisiyatif almak ile sorumluluk almak arasındaki ince çizgiyi yetkilerimiz belirliyor.
İnisiyatif kullanmak zekanızı ve başarınızı göstermek için iyi bir fırsattır. Soru sormaktan çekinmeyin, yöneticiniz sizden farklı değil. Yönetici pozisyonuna gelmek için unutmayın ki sizin geçtiğiniz yollardan geçti, çok çalıştı, soru sordu ve en önemlisi başarılı olabileceğine inandığı durumlarda inisiyatif aldı. Yöneticinize sorun; hangi durumlarda nasıl inisiyatif kullanabileceğinizi, inisiyatif kullanmanız halinde olabileceklerin doğuracağı sonuçları, yetkileriniz sınırlarını zorlayın ve tüm bunlardan yöneticinizin bilgisi olsun, olsun ki sizin sınırlarınızı görebilsin ve sizi destekleyebilsin.
Hiç birimiz yeteneklerimizi doğduğumuzda kazanmadık. Yaptığımız her iş, aldığımız her sorumluluk ve bize verilen her yetki bunları nasıl kullandığımızla alakalı ve gelişmemize yardımcı olan durumlardır.
Doğru zamanda doğru karar verebilmek, sorumluluk almak, inisiyatif kullanmak kişinin kendi iradesi ile doğrudan ilgilidir. Günlük hayatımızda gerekse iş hayatımızda bazı insanların kolayca karar verebildiğine tanık oluruz, bazıları ise “birileri elini taşın altına koysun ben operasyon kısmında kalayım” düşüncesi ile hareket eder çünkü bunu risk olarak görür. İşte bu yüzden risk alabilen kişilerin hayatta daha başarılı olduklarını, liderlik konumunda olduklarını hatta başarılı girişimciler olduklarını görürüz.
Aslında yöneticiler şikayet etmek yerine çalışanları ile kurdukları diyaloglarda inisiyatif alabilecekleri çerçeveyi yeterince iyi anlatmış, beklentilerini örneklerle açıklığa kavuşturmuş, çizgilerini yeterince netleştirmiş olurlarsa çalışanlar bu konuda daha rahat olacak ve verimlilik yükselecektir.
Nasıl inisiyatif kullanacağımızı özetlemek gerekirse;
- Önümüze çıkan fırsatları fayda maliyet analizi yaparak doğru kararlar vermeye çalışın.
- Verilen yetkileri kullanmakta kararlı olun.
- Sorumluluğunuz altındaki konularla ilgili gereken adımları atmaktan korkmayın.
- Risk alırken rasyonel davranın.
- Karar verirken kalıplarınız, duvarlarınız olmasın, esnek olun.
- Her zaman işinize kendi yorumunuzu katın, uygulayın ve sonuçlarına sahip çıkın.
Eğer bunları yapmayı denerseniz inanın bence her şey çok daha kolay ve güzel olacak. Bir bakmışsınız vizyon sahibi ve işini en iyi yapanlardan biri olmuşsunuz. Ya da bir bakmışsınız o bir tık yukardaki koltuktasınız 🙂
Sevgiyle Kalın…
Hülya Aygün, Ph. D.