Öğrenme teorileri, insanların nasıl bir bilgiyi nasıl öğrendikleri üzerine yapılan çalışmalar sonucu ortaya çıkmıştır. Bilişsel , Davranışsal ve Sosyal/gözlemsel olarak üç farklı öğrenme teorisinin ilki olan “Bilişsel öğrenme” insan zihninin nasıl çalıştığını ve öğrendiğini anlayabilmemiz için önemli bir kavram. “Piaget Teorisi” de denilen bu kavram İsviçreli gelişim psikologu Jean Piaget tarafından ortaya atılmıştır. Bilişsel öğrenme, bireyin öğrenmede bilinçli olma ve amaca yönelik öğrenme çabası olarak çevresinde olup biten olaylara anlam yüklemeye çalışma sürecidir. Sahip olduğumuz düşünme yeteneği geçmiş deneyimimiz olmasa bile zihnimizde sorunlarımızı değerlendirerek çözüm yolları aramamızdır. Örneğin çok yüksek katlı bir binanın çatısından atladığımızda yaşama ihtimalimizin sıfıra yakın olduğunu bilir ve bu eylemden kaçınırız. Bilişsel öğrenmeyi iyi anlayabilmek için şu dört önemli öğeyi anlamak gerekir; Dürtü, İpucu, Tepki ve Pekiştirme…
Dürtü genel bir uyarıcıdır. Örneğin susuzluk ve açlık gibi… Sinemaya gittiğimizde reklamlarda izlediğimiz kola reklamları bize susuzluğumuzu hatırlatarak bizi motive eder.
İpucu ise susuzluğumuzu giderecek olan ürünün sinemanın hemen girişinde satılan kola olduğunu göstermektedir.
Bu reklamı izleyen sinema seyircisi film arasında gidip kola alacaktır. İşte bu da tepki’dir.
Filmin devamında kolayı içen seyirci eğer susuzluğunu giderir ve bu deneyimi yaşamaktan mutluluk duyarsa pekiştirme gerçekleşir ve beynimiz artık bu deneyimi kodlayarak hafızaya alacaktır.
Bu deneyimden sonra artık birey her sinemaya gittiğinde kola satın alma davranışını tekrarlayacaktır. Çok bilinen ve satış hacmi çok yüksek bir marka olan Coca Cola’nın hala reklam verme ihtiyacı duyması bu yüzdendir. Dürtülerimizi harekete geçirmek için görmek duymak hatırlamak isteriz.
Bireylerin meslek sahibi olmak için gittikleri üniversite deneyimlerini “bilişsel öğrenme” ile açıklamaya çalışırsak;
Dürtü öğesi – Amacımıza yönelik öğrenme çabamızdır. Üniversiteye girebilmek için dürtülerimiz bizi motive eder.
İpucu ise – ………..… Üniversitesi …………. Bölümü yani eğitim almak istediğimiz bölümdür. Bu ipucu bize hedeflememiz gereken sonucu ve yöntemleri araştırmamız için ışık tutar.
Tepkimiz ise hedefimize ulaşmak için harcadığımız efor ve çalışmadır.
Pekiştirme öğesi ise o bölüme girmek için çalıştığımız, tekrar ettiğimiz ve öğrendiğimiz bilgilerin üst üste kodlanarak beynimizde yani hafızamızda daha kalıcı olmasıdır.
İnsanın doğası gereği sahip olduğu düşünme yeteneğinin ortaya çıkardığı öğrenme içgüdüsü, insanın hayatı boyunca devam edecek olan bir durum olduğundan öğrenilen her bilginin hafızada kalması mümkün olmamaktadır. Bu durumda kişinin ilgi alanları, sahip olduğu değerler, yaşadığı çevre gibi birçok faktöre bağlı olarak bilgiler süzgeçten geçirilerek kişiye özel bir bilgi dağarcığı oluşmaktadır. Öğrenme, akustik ve semantik olarak iki şekilde beynimizde gerçekleşir.
Akustik yani sese dayalı bilginin hafızada kodlanması ve hafızada kalma süresi 18 saniyedir. Eğer bu süre zarfında bilgi art arda tekrar edilmezse bilgi pasif durumda kalır ve sonraki zamanlarda hatırlamak istediğimizde bilgiyi geri çağırmada zorluk yaşarız ve hatırlayamayız.
Semantik yani anlamaya dayalı bilgi ise birey öğrenme içgüdüsü ile hareket ettiğinden daha sık tekrar yapar ve bu sayede bilgi beynimizde kodlanırken uzun süreli hafızaya kaydedilir. Böylece bilgiyi geri çağırdığımızda daha kolay ve detaylı olarak hatırlayabiliriz. Yani bilgiyi uzun süreli hafızadan kısa süreli hafızaya çağırmamız için gereken ipuçları yeterli düzeyde ve iyi kodlanmış olduğundan hatırlama daha kolay olur.
Kısa süreli eğitim programlarında ise verilen gelişim eğitimlerinin öğrenme düzeyleri zaman kısıtından ve az tekrarlı olmasından dolayı hafızada uzun süre kalması zordur ancak bu eğitimlerde verilen ana içerikleri tekrar etmek, detaylı okumalar yapmak önem arz etmektedir. Hatta eğitimlerde öğrenilen bilgileri uygulama imkanı bulan kişilerde bilgilerin daha kalıcı olduğu aşikardır. İlk başta da söylediğimiz gibi bilişsel öğrenme amaca yönelik öğrenme çabası olan bireylerin çevresinde olup bitenlere anlam yüklemeye çalışması sürecidir.
Sekman’ın dediği gibi ; “Bilgi” beş harflidir, beşte dördü “ilgi”dir.
Hülya Aygün, Ph. D.